Son Efsane Michael Jackson ve Hayatı (Bölüm 1)

Dün, müdavimi olduğum YouTube kanallarından birinin konusu Sanat idi ve sanatın aslında kendi bulunduğu zaman dilimi içerisinde değerlendirilmesi ile oluşan değerinin, sonraki dönemlerde belki geçmişte yarattığı kadar ilgi yaratamadığı tartışma konusuydu. Yayında verdikleri örnek isimler hakikaten kanaldaki konuşmacıların savına çok uygundu, dolayısıyla kendileriyle hem fikirdim. Ama yine de kendi kendime düşünmeden edemedim. Acaba bu tanıma uymayan birileri var mıydı? 10 saniye bile geçmeden müzik dünyasındaki o kişiyi bulmuştum. Gelmiş geçmiş ve gelecek tüm zamanlarda her daim sanatını müthiş bir ilgiyle konuşturacak tek bir kişi var. İşte bu gerçek efsane; Michael Jackson!

Sanıyorum Michael’ı bilmeyen herhangi bir dünyalı yok aramızda. Pek çok sanatçı veya ünlüye yapıldığı gibi onun da icra ettiği sanatı, hatta özel yaşantısı (çoğu kez çarptılarak) boy boy afişlerle basında yerini aldı. Peki ya Michael hakkında neyi ne kadar biliyoruz?

 

Michael Jackson Kimdir?

Michael Jackson, 29 Ağustos 1958 yılında Amerika’nın Indiana eyaletinde, büyük Jackson ailesinin on çocuğundan sekizinci olarak dünyaya gelmiştir (internette göreceğiniz bazı sitelerde her ne kadar Micahael için ailenin yedinci çocuğu diye bahsedilse de, aslında yedinci çocuk Brandon Jackson maalesef doğduğu zaman hayata gözlerini kapattığı için çoğu kişi bunu bilmiyor). Göbek adı olarak babasının ismi olan Joseph (Joe) verilerek kayıtlardaki ismi Michael Joseph Jacskon olarak geçmektedir. Aynı zamanda isminin baş harfleri olan MJ kısaltması da sıkça kullanılmaktadır.

Kendisinden bahsederken kronolojik sıralama ile ilerlemeyeceğim. Çünkü bu benim tarzım değil 🙂 Daha doğal, sıcak ve samimi bir seri olmasını istediğim için bildiğim ne varsa sizlerle farklı bir uyum sıralaması ile paylaşacağım.

 

Michael’ın Kişiliğine Dair Kısa Bir Yolculuk…

MJ bulunduğu konum itibariyle büyüdükçe küçülmeyi içselleştirebilmiş biri olup, oldukça mütevazi bir kişilikti. Bunun bir çok örneği var ama ben hazır konusu açılmışken bir kaç örnek ile bu durumu pekiştirmek istiyorum. Kendisine Pop Kralı (King of Pop) ünvanı verilmiş olsa da aslında kendisi herhangi bir lakabı benimsemedi. Bu ünvanın ortaya çıkışı MJ’in en yakın dostlarından biri olan Elizabeth Taylor’un 1989’daki bir ödül töreninde kullanması ile oldu.(video linki)

Hatta Michael vermis olduğu bir röportajda “Kendime yakıştırdığım bir ünvan yok. Ödül töreninde Elizabeth bu ünvanı kullanınca, basın da ağzına sakız etti” şeklinde açıklaması bulunmaktadır. Bir diğer örnek ise son turnesi olarak planladığı “This Is It” provalarında şarkı söylerken, kulağına takmış olduğu aparattan dolayı, orkestıranın sesinin kulağını fazlasıyla rahatsız etmesini, çok kibar bir dille kendilerine açıklarken cümlesinin sonuna yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için aynen şunları eklemişti “bunu size sevgiyle söylüyorum”. (video linki)

Bugün Türkiye’de veya dünyada hangi şarkıcı orkestrasını, sakin bir sesle ve en önemlisi sevgi lafını kullanarak uyarır ki???

Öte yandan Michael hakikaten çok büyük bir kalbe de sahipti, belki de çocukluğunu yetişkin bir insan modeli gibi yaşaması kendisine dayatıldığı için hiç yaşayamadığı çocukluğunu hep içinde sakladı ve ipler eline geçtiğinde de bir çocuğun saflığı, dürüstlüğü ve masumiyetini hiç kaybetmeyerek, her daim korudu. Bu yüzden çocuklara, hayvanlara ve doğaya derin bir sevgi, tutku ve saygıyla bağlıydı. Daha evvel de belirttiğim gibi bu kadar ünlü olunca etrafınızda sizin üzerinizden nemalanacak insanların olması da kaçınılmaz oluyor. Maalesef çocuklara duyduğu bu ilgi ve büyük sevgi de ileride başına çok büyük dertler açacak, derin bir üzüntüye sebep olacaktı.

Peki çıkan bu haberler gerçek olsaydı, neden aşırı ilgi duyduğu diğer konular, hayvan ve doğa hakkında kendisine bir suçlamada bulunulmadı, bunu hiç düşündünüz mü? Madem çocuklara cinsel istismarda bulundu, nasıl oluyor da hastanelere, yetimhanelere gidiyor, çocuklara torbalar dolusu oyuncaklar götürüp, kazandığı paraları onlarla da paylaşıyordu?

En büyük hitlerinden biri olan “Heal The World” isimli şarkısını sonraki yıllarda aynı isimli vakfı kurarak burada da çocukların aşılanması, ablalık-abilik eğitimi almaları, hem de her türlü kötü bağımlılıklarından kurtulması için onlara yardım elini uzatıyordu?
Öte yandan 1985’de Lionel Richie ile beraber yazmış olduğu “We Are The World” isimli şarkısından kazanılan tüm geliri Afrika’daki çocuk ve ailelerine yiyecek yardımı olarak gönderdi. Düşünsenize Afrika’ya yardım kampanyası olarak tüm dünyaya seslenen kaç kişi var ki aramızda? Ama o bu büyük yardımı ile tüm dünyanın gözlerini bir anda Afrika’ya ve açlıktan ölen çocuklara çevirip insanlığa, bizlere en büyük ayıplarımızdan birini hatırlatarak, daha fazla insanı yardım etmeleri konusunda teşvik etmedi mi?

En önemlisi de bu büyük yardımı şarkı sözleri yazarak bir sanata çevirmedi mi? Sizce bu kadar naif, ince düşünceli bir insanın üstelik tüm bu yardımları ve sevgisini bu suçlamalardan yıllar öncesi yapıp, düzenli olarak devam ettirmesi sonrasında da çocuk tacizine varacak kadar büyük bir suçu işlemiş olması çok ironik değil mi? Çocuklara bu kadar sevgiyle bağlıyken, onlara cinsel tacizde bulunması açıkçası hiç de mantıklı değil. Neyse ki ortaya atılan tüm bu çirkin suçlamalardan beraat etti. Ama yine de eminim ki Michael’ın hem psikolojisi hem de beden sağlığı tüm bu iddaalar karşısında epey zarar gördü. Bu konuyu serinin daha sonraki bölümlerinden birini oluşturacak yazımda, bizzat kendisinin yapmış olduğu açıklamalarla, neler hissettiğini de sizlerle paylaşacağım.

Hiç şüphesiz MJ in şarkıcılığı dışında, diğer yeteneklerini de ustaca gözler önüne serdiği ve idol olduğunu ispatladığı bir çok farklı sanatı daha var; şarkı yazarlığı, kareografi, oyunculuk, klip yönetmenliği, kıyafet tasarımcılığı ve tabi ki dans etmek. Dans demişken yazı serisinin ilk konu başlığını Michael Jackson’ın klasikleşmiş dans figürü olan “MoonWalk” (ay yürüyüşü) olarak belirledim.

 

 

Billy Jean ve MoonWalk’un Doğuşu

Hepimizin soluğunu kesen, büyük bir ilgi ve merakla izlediğimiz MJ’in en ünlü dans figürlerinden biri olan MoonWalk aslında kendisinin yaratmış olduğu bir dans değil ama sonuç itibariyle bu figürü geliştirip, bizlere sunan kendisinin ta kendisi. Ama patenti kendisine ait olan bir dans figürü var ve sonraki yazılarımda bundan detaylıca bahsedip, hangi figür olduğunu sizlerle paylaşacağım 🙂

Aynı bende de olduğu gibi ilk izleyen herkesin bu dansı evinde denemeye çalıştığı bir gerçek 🙂 Hoş ben bir adım öteye götürüp denemekle kalmamış, aynı zamanda gittiğim tüm müzikli dans ortamlarında muhakkak bu dansı, Billy Jean şarkısı eşliğinde yapmaktayım.

Michael 1970’lerde Harlem sokaklarında dolaşırken sık sık dans eden çocukları seyreder ve dans hakkındaki birçok fikrini de onlardan esinlendiğini her ortamda belirtirdi. Dansçı çocukların bir tür illüzyon dansı olan geri geri yürüyormuş gibi yaptıkları figürü Michael hemen zihnine kaydedip, evine döndüğünde odasında çalışmaya başlamış ve geliştirip cilalamış.
(2. paragrafta anlattığım gibi bu dansı ilk gördüğümüzde kendi kendimize denemeye çalıştığımız gibi o da kendi kendine denemiş 🙂 ).

Tüm bunları yaparken çok beğendiği ünlü pandomim sanatçısı olan Marcel Marceau’nun yer çekimine meydan okuyan figürleri ile de bu hareketleri harmanlayarak, kendi içinden gelen aslen siyahların dans geleneği adımları olan tap dancing, cakewalk, carliston’u da yine bu figüre eklemiş. İşte tüm bu fikirleri biraraya getirmesiyle, son rütuş olarak dansın sonuna kendi etrafında 360 derece dönüp, dizlerini hafif bükerek, aniden ayak uçlarında durup bitirmesiyle, ikonikleştirmiştir.

 

İlk MoonWalk Performansı…

Motown’u bilmeyenleriniz için bilgi vermek istiyorum: Michael’ın ilk kez sahneye çıktığı Jackson 5 grubunu keşfedip bizlerle tanıştıran müzik şirketidir. Motown’ın 25. Yıl kuruluş kutlamasında, MJ’in de sahne alması istendi ve kendisi “tek bir şart ile bunu kabul edebilirim; Motown’a ait olmayan tek bir solo parçamı seslendirmek istiyorum” dedi ve şirket tabi ki bu isteği kırmayarak MJ’e onay verdi.

Işte o şarkı Billy Jean’di. Michael hemen kareografi hazırlıklarına koyuldu. Her şeyin kusursuz olmasını istiyordu. Bu yüzden tüm kamera açılarını bile kendi ayarladı.

MoonWalk’u ilk kez tüm izleyicilere bu konser sırasında sundu, söz konusu ilk performansı bu linkte ve aşağıdaki videoda seyredebilirsiniz.

 

MJ’in kendi tabiriyle azmin, provaların ve Tanrı’nın sayesinde gelişmiş ve en iyi performansı olarak kabul edilen MoonWalk videosunu ise buradan sizlere sunmak isterim 🙂

Gerçekten her izlediğimde tadını damağımda bırakan, bunun bir üstü daha olması mümkün olmayan performans! Yıllar geçse de yine aynı hayranlıkla konuşulacağına adım kadar eminim!!!

Michael’ın görücüye ilk kez çıkardığı bu dansa olan tepkiler muazzamdı, hatta sahneden indiğinde, kuliste 10-11 yaşlarında bir çocuğun yaptığı övgüleri Michael hayatı boyunca unutmayacaktı. Çünkü MJ in verdiği röportajlarda açıklaması şu şekilde “eğer o çocuk beğenip, şahaneydin dediyse bu doğrudur. Çocuklar böyle konularda asla yalan söylemez”.

MoonWalk u daha sonraları başka şarkılarında da ara ara performe etti ama bu figürün asıl ait olduğu şarkı Billy Jean’dir.

 

Kim bu Billy Jean?

Michael’ın gerçekten tanıdığı Billy Jean isimli biri var; ama yazdığı bu şarkı içindeki kişi tamamiyle anonim bir şahsiyet olup, tanıdığı bu kadına ait değildir. Şarkıda geçen Billy Jean 1960’larda “groupie” adıyla anılan, sahne arkasında dolanıp duran ve şehirlerine gelen grupların müzisyenleriyle ilişki kurmak isteyen genç kadınları temsil ediyordu. Şarkıyı da MJ ağabeylerinin deneyimlerinden esinlenerek yazmış. Malum Jackson 5 grubu birçok groupie’nin, o yıllarda odak noktasıydı.

İşte sizlere MJ hakkında gelmiş geçmiş tüm zamanların en detay araştırmasını derlemek üzere bilgisayarımın başına böylelikle geçmiş oldum. Konu MJ olunca sizler de bana hak verirsinizki tek bir yazıda kendisinin büyüsünü sizlere aktaramam. Dolayısıyla bir yazı serisi yayımlamayı planladım ve serinin ilk yazısını sizlerin beğenisine sundum. Eğer sizler de yorum kısmına Michael ile alakalı bilmek istediğiniz konuları yazabilirseniz, sonraki yazılarımı hazırlamamda hem bana katkıda bulunmuş, hem de kendi merakınızı gerçek bilgilerle gidermiş olursunuz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın, ama ne olursa olsun hiç bir bilgiyi sentezlemeden, düşünmeden içselleştirmeyin derim.

 

Sevgiler,

Göjde

 

Yorumlar